Kendime laflar
Cehennemin dibine kadar yolum var
Ve kesinlikle hiç acelem yok.
Yüksekten, çok yüksekten kendimi bırakıcam. Ağırlıksız ortam. Kulaklarımda rüzgârın o müthiş uğultusu. Hayatımın küçük önemli bir bölümü olarak tarihe geçecek.
Cehennemin dibine kadar yolum var
Ve kesinlikle hiç acelem yok.
Yüksekten, çok yüksekten kendimi bırakıcam. Ağırlıksız ortam. Kulaklarımda rüzgârın o müthiş uğultusu. Hayatımın küçük önemli bir bölümü olarak tarihe geçecek.
The Philadelphia Inquirer isimli günlük Philadelphia gazetesinin köse yazarı Ann Landers, mühendisler ile ilgili bir yazı yazıyor ve akrabaları mühendis olan okurlarından gelen mektupları ikinci yazısına konu ediyor. İşte gelen mektupların bir kısmı:
Houston’dan yazan bayan: Ömrümde ilk defa bir köşe yazarına mektup yazıyorum. Yazınızda sorduğunuz, Mühendisler farklı mıdır?? Sorusuna KESİNLİKLE diye cevap veriyorum. Babam, 4 amcam ve 3 erkek kardeşim mühendis. Mühendisler farklı yetiştiriliyorlar. Mühendisler mantıklı, dakik ve çok iyi problem çözücüdürler, ancak insan unsuru hakkında çok az şey bilirler.Mühendis eşim hayat arkadaşı olarak çok iyidir, ancak iş duygularını açıklamaya gelince ona ancak 10 üzerinden 4 verebilirim.
Deneyler, şüpheye yer bırakmayan bir açıklıkla göstermiştir ki, üzerine tereyağı sürülmüş bir dilim ekmek yere düştüğünde, daima yağlı tarafı alta gelir... Deney sırasında, tereyağlı ekmeğin fiziksel ve kimyasal durumunda bir değişiklik olmadığından, enerji acısından gözlenebilecek tek şey, sistemin potansiyel enerjisindeki azalmadır.
Evrensel Pazar, 11 Ekim 1998, sayfa 5-7
Pierre Flener, bir süre Ankara'da çalışmış Lüksembourglu genç bir akademisyen. İnternet'te gezinirken Türkiye'ye ve Türk insanına dair tuttuğu "sosyolojik günlüğü" gördüğümüzde, Evrensel Pazar için uygun bir malzeme yakaladığımızı düşündük. Yaklaşık on gün süren uzun bir "elektronik mektuplaşma" faslının ardından günlüğü kısaltarak Türkçe'ye çevirdik.
Kimileri sadece günü kurtarır kimileri yelken acar açık denizlere...
Oscar Wilde'in dediği gibi birçoklarımız yalnızca günü kurtarır, varolmakla yetinir, ve kendi ağırlığı altında ezilir. Değiştiremeyeceği gerçekleri olduğu gibi kabul etmek,ve bu değişmezlikten kendine yeni bir yaşam sevinci yaratmak da yürek ister, değiştirebileceğini değiştirmeye çalışmak da.
O gün çok sinirliydi. Hızla kapıyı açtı. Kimseyi görmeden ve kimseye görünmeden odasına girdi. Odanın ortasında sanki bir şeyler arıyormuş gibi birkaç tur döndü. Sonra birden müzik setinin başına diz çöktü. Sola, sağa dağılmış içleriyle kutuları sanki hiç yan yana gelmiycek gibi dağılmış kasetleri karıştırdı. İçlerinden birini çekip hızla makinanın içine taktı. İlk sesi bekliyordu. Ve ilk ses… sesi biraz daha açtı. Sonra biraz daha…
Çelik ve alüminyum yapı, kaynaklı imalat, demiryolu araçları, akreditasyon standartları, yönetim sistemleri gibi bir çok alanda danışmanlık, eğitim, denetim, belgelendirme faaliyetleri için...