Yazılar
O
Arkadaşım beni O kızla tanıştırdığı zaman aklıma gerçekten çok değişik fikirler geldi. Ben bir tiyatrocuydum. Her ne kadar arkadaşım beni tiyatroya zorla üye yapmış ve üstüne de bana olan borcundan 500.000 TL kesmiş olsa da üzerinde büyük puntalarla ÖZEL GEZGİNLER KABARE TİYATROSU yazan resimli bir kimlik kartım vardı. Ünvanım ise: Makina sorumlusu. Gerçi tiyatronun açılış galası dışında hiç bir faaliyetine katılmamış olsam da kendi özel zevklerim için kimlik kartımı kullanarak birçok kızla tanışmıştım ve bunların bir kısmını aktif olarak tiyatroya katılımcı yapmıştım.
İşte bu kızla tanıştırıldığımda da iyi bir oyuncu olmasamda ne kadar yönetmenlik kabiliyetim olduğunu düşündüm. Başta tiyatrodan sahte oyuncular bulmayı düşündüm fakat daha sonra bu kızın benim arkadaş gurubuma hızla, balıklama dalış yaptığını hayretle gördüm. Oyuncular yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı bile.Bu sırada ben kızla ilgilenmeye başladım. Kız ile rolü figüranlıktan öteye gitmeyecek olanların biraz daha uzaklaşmasını sağlamak ve bu sayede kızı yalnız bırakıp, daha iyi bir başrol kahramanı olmasını sağlamak için bir yığın küçük yalan uydurdum. Örneğin arkadaşlarımın O'nu sevmediğini, arkasındam konuştuklarını söyledim. Bunun için en samimi arkadaşlarımın adını kullanmaktan çekinmedim. Bu arada sayın başrol kahramanımızı gözümün önünden hiç ayırmadım ve her bakışını tek tek saptadım. O'nu hiç yalnız bırakmadım. Bu şekilde oyuncular belli oldu. Tabii bazı sürprizler olacaktı. Bunun için esnek davranacaktım.
Bir salı günü O'nu kampüste yalnız dolaşırken buldum. Ben de yalnızdım. Yakın arkadaşlarımı sordu. Onların her zaman gittiğimiz oyun salonu Aloha'da olduklarını söyledim. "Gidelim." dediyse de izin vermedim. Arkadaşlarımın onu sevmediğini, gitmemizin doğru olmayacağını söyledim. Biraz dolaştık, dertleştik. Bunu yaparak O'nu daha iyi tanıyordum ve duygularını bilerek haraket ediyordum. O salı günü O'nu benimle çıkması için biraz zorladım ve son ayrılma anında O'na "Seni seviyorum." dedim. Birşey söylemeden arkasını dönüp yurduna girdi. böylece oyunum aktif olarak başlamıştı. Çarşamba O'nunla fazla ilgilenmedim. Perşembe ise O'nu kesinlikle görmedim. Bu arada erkek yardımcı başrol kahraman -Winston- devreye girdi. O akşam kızı travladı. Bu hiç zor olmadı çünkü bu oyuncu O'nun gözleriyle seçilmişti. Ben Winston'un artık O'nu tavladığını düşündüğüm bir zaman şüphe vermemek için, her zamanki gibi telefon edip; nerede olduğunu sordum. Yanına gelmeme izin vermedi, çünkü mutluydu. Bu arada pek konuşmadık. Yalnız bir keresinde bu olaya karşı olduğumu O'nu körüklemek için söyledim. Beklenen oldu, kız Winston'a bağlandı. Ama oyun sürmeliydi. Pazartesi günü bomba patladı ve kızın bütün yalvarmalarına karşın Winston ayrılık kararını açıkladı. Ayrıldılar.
Bu iyi olmadı. Kız bir anda ruhen çökmüştü. İşte burada ilk beklenmeyen olay oldu ve olayla hiç ilgisi olmayanlar O'nu teselli etmeye çalıştılar. Bu da olayın gerçekliğini iyice artırdı. Ertesi gün yine benim ve arkadaşlarımın yanındaydı ama mutlu değildi. kendini toparlamasını sağlamak epey uzun zaman aldı. Bir ara oyunu bırakıp gerçekleri anlatmak istedim. Sonra vazgeçtim.
Bu olaydan üç hafta sonra yine salı günü, O'nu benimle çıkması için zorladım. İnatla kabul etmedi. Biraz da kırıcıydım. Çarşamba bölümde görüştük, perşembe karşılaşmadık. Ve işte ikinci erkek kahraman oryata çıktı. Aslında bu oyuncuyu da ben seçmemiştim. Bir konuşma sırasında adı geçmiş ve ondan hoşlandığını söylemişti. Perşembe gümü çocuk buluşmayı ayarlamış ve çıkma işlemi başlamıştı. Ben yine sık sık yaptığım gibi O'nu aradım. Gelemeyeceğini, arkadaşıyla dolaştığını söyledi. Bunu biliyordum. Bozuntuya vermeden iyi dileklerimi sunarak telefonu kapadım. Ertesi gün bölümde bana onunla çıkmaya başladığını anlattı. Sanki bilmiyormuş gibi dinledim. Konu hakkında yorum yapmadım. Anlaşıldığı üzere pazartesi ayrılınacaktı. Fakat eleman sorun çıkardı ve bana ayrılmak istemediğini söyledi. Bu işleri bozardı ama yine de gidişine bıraktım. Pazartesi yine beklenmedik bir olay oldu. Senaryoyu kesinlikle bilmeyen bir arkadaşımla dolaşırken birden O'nu karşımızda bulduk. Çok üzgün duruyordu. Ayrılmaya karar verdiğini söyledi. Bu senaryoya uygun değildi ama sonucu aynıydı. Sebep olarak da elemanın çok kıskanç olduğunu, bizimle görüşmesine izin vermediğini öne sürüyordu. Bu sırada buluşma yerine hızla yaklaşıyorduk. O'nun isteği üzerine O'ndan biraz uzaklaştık ve az öne geçtik. Yanından geçerken elemana bir dostluk mesajı göz kırptım, devam ettim. Yaklaşık bir saat sonra O'nu arayarak yanıma aldım, arkadaşların yanına gittik.
Bir sonraki perşembe oyunun en beceriksiz kahramanına -Camel- sıra geldi. Aslında Camel'in bu işi başarabileceğini sanıyordum. Çünkü Camel gerçekten biriyle çıkmak istiyordu. Kim olduğu önemli değildi. Bu riskin sonucu ne olurdu bilemiyordum. Ama yine beklenmedik bir olay oldu ve Camel kızı tavlamayı başaramadı. Fakat oyuna kendini kaptırdı ve ille de çıkmak için tekliflere, ısrarla davam etti. Bu arada oyunla ilgisi olmayan bir kaç kişi de çıkma teklif etti. O'na yol göstermeye çalışanlar bazı şeyler söyledi. Kıza öyle iyi yaklaşmayı başarmıştım ki kız bana tüm olanları, söylenenleri kelimesi kelimesine anlatıyordu. Böylece diğer kişileri de oyunun içine çekmeye çalışıyordum. Ama artık oyunun bitmesi gerekiyordu. Başlayalı iki ay kadar olmuştu ve cumartesi günü O'na olan herşeyin bir oyun olduğunu, birinci perdenin kapandığını ve rolünü çok iyi oynadıgını söyledim.
10.12.1999
İlker Ergün
Not: Burada yazarın kazandıgı sadece en iyi senaryo ödülü ve yepyeni müthiş bir aşk olmuştur.
Yukarıdaki olaylar gerçektir.Yalnız ortada bir senaryo yoktur. Bütün olylar gelişigüzel, kendiliğinden olmuştur. İsmi geçen -yani saklanan- herkesin rolü gerçek hayatta da yazıldığı gibidir.