Yazılar
Aklımdan geçenler
Aylardan ilkbahardan sonra gelen yaz başı. Balkondayım hava hafif rüzgarlı. Caddeden bir kız geçiyor. Ayağında (bacaklarında) siyah pantolon üstünde (bel - boyun arası) sarı bir “giysi” -adı her neyse- gözleri havada dalgalanıyor, saçları hafif dalgın bakışlı. Kim bilir belki birinden ayrıldı, belki bululma noktasına gelmedi, hiç belli olmaz belki anne babasıyla kavga etti, belki öğretmenle (okullar kapanmış olsa bile). Kızın yaşı 17-18 civarında okula gitmiyor bile olabilir. Belki bir kısmeti var (hayırlı veya evetli). Evli olabileceğini sanmıyorum çünkü çok güzel ve çekici (alımlı). Kız hızlı adımlarla evin önünden geçip gittiği için artık onu göremiyorum.
Bazı şeylere kısmet kader vb. Şeyler (laflar) diyip geçiyoruz, hiç zannetmiyorum. Kısmet veya kader anlamlarını tam olarak bilmesemde her ikisi de bizim elimizde yapabileceğimiz şeyler (işler) in her zaman bir üst derecesi olduğunu düşünüyorum. Fakat beynimiz veya algılama gücümüz bazen bunlara yetmiyor, bazen hiç düşünmeden onun için yapabileceğimizi yapıyoruz. Ama biraz beklesek belki her şey daha güzel olur. Mesele ben özellikle birini sevdiğimde (beğendiğimde) çok fazla acele ederim. Gidip konuşmaya çalışırım ama asla olmaz. Eğer o beni tanımıyorsa olumlu cevap vermesine de olanak yoktur değil mi?!!!
Okulda öğretilenler gerçekte hiçbir işe yaramaz boşu boşuna beyin karıştırır. Birkaç yıl önce “bir insan beyninin tamamı doldurursa düşünce gücüyle herşeyi yapabilir.” diye bir söz duymuştum. Bir ay kadar abur cubur bilgilerle beynimi doldurmaya ve bu muhteşem işi yapabileceğimi sanmıştım ama çabuk vazgeçtim. Çünkü çok zor ve zahmetliydi.
Daha sonra her şeyi okumaya veya aklımda tutmaya gerek görmedim. Sadece ilgi duyduğum konularda bilgimi en üst düzeye çıkartmak için uğraştım. Azda olsa başardım.
Özellikle okullarda öğretilen tarih, coğrafya, edebiyat gibi dersler (hiç sevmediğim için) çok gereksiz. İnsanların yüzyıllar önce yaptıkları bir şey nasıl olurda bana geleceğim için yardımcı olur. –Belki teknoloji yaşam şartları değişmeseydi olabilirdi.- Sonra yerşekillerinin adını bilmek veya hiçbir işe yaramayan dağ ve ova adlarını ezberlemek nasıl olurda bana ileride bisiklet (veya başka bir şey) üretirken lazım olabilir.
Aynı şekilde edebiyat kelimelerin adlarını ve görevlerini öğrenmek benim (veya bizlerin) ne işine yarıyor. Siz yaptığınız tamlamanın adını bilmediğiniz halde karşınızdakine söylemek istediğinizi anlatabiliyorsunuz. 2-3 yaşında konuşmayı daha yeni öğrenmiş bir çocuk veya lise öğrencisi arasındaki tek konuşma farklılığı kelime kapasitesi. İkisi de “karnım acıktı” derken hangi tür kelimeler kullandığıyla ilgilenmiyor.
Bazı kişilerce çok gerekli olan fakat benim için gereksiz hatta saçma olan bir ders daha din kültürü ve ahlak bilgisi (D.K.A.B.) (Din). Onca garip şey söylüyorlar –şey demek zorunda kaldım çünkü ne olduklarını bilmiyorum- fakat bi işe yaramıyor. Anlamını bilmediğimiz fakat zorla (sınıf geçmek için) öğrendiğimiz dualar. Unutmamak lazım ki din bilimiyle uğraşanlar allahın kitapları okuyup anlamamız için gönderdiğini söylüyorlar (tabii allah varsa). O zaman neden bize bunların anlamı söylenmiyor.
Bence bütün insanlar salak (yani dine çok fazla inananlar). Bence din bir akıllının tüm dünyayı ele geçirmek veya bütün insanları emri altına toplamak için yazdığı akıllıca şeylerden oluşuyor. Bi düşünsenize dünyadaki tüm insanların aynı şekilde hareket etmeleri ve aynı şekilde düşünmeleri bu sistemi bulan kişi için inanılmaz bir hakimiyet sağlar. Belki herkes aynı dine inansaydı şu anda dünyanın tek bi yöneticisi olurdu. Ve hiçbir sıkıntı olmazdı.
Bu arada birde resim ve beden (eğitimi) de var. Gerçekte beceri veya yeteneğe bağlı dersler olmalarıyla birlikte bazen dinlendirici veya eğlendirici olabiliyorlar. Yinede not vermek için gereksiz bir ders. Bazı öğretmeler bu dersler için geçer not verseler de çoğu zaman ortalamayı etkiliyor ve bazen kötü sonuçlar doğurabiliyor. Bütün bu garip derslerin yanında birde sevdiğin halde bazı gereksiz yerleri olan dersler de var. Mesela fizik, kimya, biyoloji. Fizik gerçekten iyi ve güzel çok az anlamsız yanı var. Kimya ise konunun epeyce derinine inilen bir ders birçok ezber gerektirebiliyor ama bunu çok örnek çözerek halledebiliyorum. Fizik ve kimya bu konularda çalışma yapacaklar için çok gerekli. Biyoloji ise gayet zor ve karmaşık. Kim ne derse desin biyolojinin üniversite sınavlarında puanı çok az olduğundan kimse doğru dürüst çalışmıyor çoğu zamanda önemsenmiyor. Matematiği çok sevdiğim halde birçok gereksiz yanı var. Mesela bu yıl öğrendiğimiz polinom, fonksiyon gibi işlemleri yapabildiğim halde hala daha ne anlama geldiklerini bilmiyorum. -Herhalde doğru dürüst bir şeydir.- bir de yabancı dil meselesi var. Neden biz onların dillerini (konuşma şekillerini) öğreniyoruz da ingilizler, almanlar, fransızlar bizim dilimizi öğrenmiyorlar. Bende protesto ediyorum yazılılar haricinde bilgimi göstermiyorum. Ayrıca çukulata paketlerinin üstünde en az üç dilde içindekiler var. Özellikle ben bu çukulataların (türk malı) ingiltere, fransa, arabistan gibi ülkelere gittiğini hiç zannetmiyorum. Onlarda yokta mı biz gönderiyoruz onlar alasını yapıyorlar.
Turizm dersi de var bu yıl. İlk defa görüyoruz. Ben baştan bu dersin çeşitli yerleri anlatacağını sanmıştım, çok yanıkmışım. Hiç de öyle değil bir sürü garip terim gösterdiler ve ben ve sınıftakiler bu dersi asla dinlemedik.
ilker Ergün