Bana yeşili sevdiren kadın

Yazdır

Onu ilk gördüğüm anda herşeyiyle, saçı, kıyafeti, duruşu, bakışı ve hatta çoraplarıyla bile işte bu, işte bu benim hayatımı beraber geçirebileceğim kadın demiştim. Türlü şaklabanlıklarla aynı gün tanışmayı başardım.

Zamanla arkadaşlığımız ilerledi, sevgilisinden ayrılmıştı, benim ise hiç sevgilim olmamıştı zaten. Aslında ben yeşil rengi pek sevmezdim ama O yeşili öyle çok seviyordu ki neredeyse herşeyi yeşildi, öyle çok yakışıyordu ki zamanla O’na hayranlığım arttıkça, yeşile de hayranlığım arttı. Hayatıma bir renk daha kattı. Ancak ben ona ilgimi gösterdikçe O benden kaçtı, hatta O’nu kaybetme noktasına bile geldim bir kaç kez. Ailesiyle tanıştım, evine gidip geldim, herşeyini öğrenmeye çalıştım.

Herşeye rağmen, herkese rağmen olmadı, beni sevemedi birtürlü. Ben de ısrarımı kestim zaten, hatta bir sevgilim bile oldu. Ama görğşmeyi hiç bırakmadık. Her fırsatta beraber dışarı çıkıyor, yemek yiyor, dertleşiyorduk.

Bir gün gözlerindeki o ışıltıyı gördüm. Bir erkekten hatta benim de daha önceden tanıdığım birinden bahsediyordu. Şu an başka bir şehirdeydi ama aradan aylar geçmesine rağmen numarası olsa ararmıyım tereddütündeydi. İlk kez böyle birşey yapazaktı, ilk kez biri O’nun peşinden değil de O birinin peşinden koşacaktı. Yüreğindeki heyecanın, içindeki birşeyler başarma, istediğini elde etme arzusunun farkındaydım. “Söz” dedim “sana onun telefon numarasını bulacağım.” Bu sözler nasıl da çıkıvermişti ağzımdan. O anki yüzündeki mutluluk, heyecan ve tedirginlik ifadesi aklımdan hiç gitmiyor.

Birkaç gün içinde aragığım telefon numarasımı kolayca bulmuştum. O’na telefon edip numarayı bulduğumu söyledim. Sesinde mutluluk ve heyecan vardı. İçim kan ağlayarak belki de kendime lanet okuyarak tedirgin bir şekilde verdim numarayı. Bunu neden yaptım peki? Günlerce kendime sordum. Sevdiğim kişinin yüzündeki o mutluluk ifadesini, gözlerindeki ışıltıyı görmek hiçbir şeye değişilmezdi.

Uzunca bir süre düşündü arayıp aramamayı. Düşüncelerimi defalarca sordu. “Ne olur arama, ben seni seviyorum, onunla gitmeni istemiyorum” demeyi çok istedim ama heyecanı, gülümsemesi öyle güzeldi ki hiç diyemedim. Birkaç kez geçiştirdim, neden olmasın dedim, cesaretlendirdim.

Aradı, konuştu, hislerini belli etti, bana da herşeyi anlattı. O’ndan bahsederken sanki havada uçuyordu, yüzünde kocaman bir gülümseme, gözlerinde çakmak çakmak ışıltılar beliriyordu. Yüzüm yüzüne gülüyordu, gözlerim gözlerinin içine bakıyordu ama içimde biryerler parça parça kopuyor, dökülüyor, pişmanlıktan ağlıyordu.

Yine de o gözlerindeki heyecanı görmek dünyalara bedeldi...

20.06.06

İlker ERGÜN